Quantcast
Channel: Vikipedi Türkiye » Nasrettin Hoca Fıkraları

Anasından Emdiği Süt Burnundan Gelir

$
0
0

Anasından emdiği süt burnundan gelir fıkrası,

Nasrettin hoca anasından emdiği süt burnundan gelir,

Nasredin hoca fıkraları,

Bir gece Hoca, karısıyla dereden tepeden konuşurken: “A hatuncuğum, yarın ortalık günlük, güneşlik olursa, bağa gidip bel belleyeceğim; yok, puslu, bulutlu olursa, dağa gidip odun ileyeceğim.” der.

Eksik-etek ne desin:
“İnşallah de, efendi, inşallah de.” deyince, Hoca adeta öfkelenir:

“Yahu, bunun inşallahı, maşallahı var mı? Gayri havaya bağlı. Ya öyle, ya böyle!” der.

Bir de sabah sabah bakar ki, havanın yüzü yağmura bakıyor, dağın yolunu tutar, tutar ama, az gider, uz gider. Haramiler yolunu keser.

“Babalık, sen bu dağların kurduna benziyorsun. Haydi, düş önümüze de, köyün yolunu göster bize!” derler.

Hoca neye uğradığını bilmez:
“Aman demeyin, benim işim, gücüm başımdan aşkın, nefes almağa bile vaktim yok!” der ama, onun gönlüne kim bakar! Katarlar önlerine. Gayri, yokuşlarda ter dökerek, inişlerde tırnak sökerek, gidecekleri yere **ürür, ama onları, anasından emdiği de burnundan gelir. Gece yarısından sonra kapısını çalıp da karısı: “Kim o?” diye seslenince Hoca: “Aç, karıcığım aç! İnşallah benim!” der.


Amma Uzattın Ha

$
0
0

Amma Uzattın ha,

Nasrettin Hoca Amma uzatın fıkrası,

Nasrettin hoca fıkrası,

Hoca, bir sabah soluğu kapıda alınca, bir kapı komşusu pencereyi tıklatır:
“Hayrola Hoca; bugün sende bir hal var?” der. Hoca:

“Hiç canım, ne hal olacak!” diye başını dolayıp geçecek olur. Ama herifin gözü el alemin üstünde, öğrenmezse olur mu”

“Yahu, betinden bezinden belli ; bir derdin var elbet!” diye tutturur. Rahmetli, onu şöyle bir süzdükten sonra:

“Bire komşu, ne üstüne lazım, elin üç koyunu ile, beş keçisi. Ev hali bu, bizim karı ile biraz ileri, geri ettik, işte o kadar.” Deyip yürüyecek olur ya , yedi mahallenin tellalı, gezdiği, tozduğu yerde ne anlatacak:

“Pek o kadar değil, Hoca ; bu gece sizin evden gürültü geldi; saklayıp ta turşusunu mu kuracaksın; yarın okkası on paraya iner.” Deyince, Hoca bakar ki, yakasını kurtaramayacak:

“Be birader, diyorum ya, pek öyle merak edilecek şey değil! Bizim ki işi azıtınca, bir tekme vurup cüppeme merdivenden aşağıya savurdu.” Der komşusu olacak bu kadarla da doymaz:

“Hoca, ben böyle mavaları yutar mıyım, cüppe dediğin gürültü çıkarır mı?” deyince gayri Hocanın burasına çıkar:
“Canım, komşu, der; sen de amma uzattın ha, cüppenin içinde ben de vardım.!”

Allah Dağına Göre Kış Verir

$
0
0

Allah dağına göre kış verir fıkrası,

Nasreddin Hoca fıkraları,

nasrettin hoca fıkrası,

Düşman düşmana Mevlit okumaz; Allah kardeşi kardeşe düşman etmesin! Koca Timur da kılıcını çekip yürüyünce, dağ, taş önüne duramamış; ”Adilsin!” diyenin de hesabını görmüş, “Zalimsin!” diyenin de… Ahali, olup bitene ne deyip edeceğini şaşırmış; gene can kurtarana sarılır gibi, varıp Hoca’nın eteklerine sarılmışlar:

“Hey Efendi, Allah her aklı sana vermiş; gidip ne diyeceksen de de Timur’a, bu işlerin önüne geçmeye bak; yoksa kurunun yanında yaş da yanacak!” diye, yalvarıp yakarmışlar.

Hoca boynunu bükmüş:
“Ne denir, Allah kullarına, kulluklarına göre han gönderir, kaderin önüne geçilir mi?” demiş ama, nihayet kellesini koltuğuna alıp, hanlar hanının katına çıkmış.

Timur şuradan, buradan derken:
“Bir de sen söyle bakalım, şu yapıp ettiklerime göre adil miyim, zalim mi?” diye sormuş.

Hoca bu, dilinin ucuna gelen hangi sözü, yut gitsin eder:
”Vallahi, demiş; neyin nesi olduğunu bilmiyorum ama, Allah dağına göre kış veriyor!”

Bu sözdeki hikmet Timur’un öyle bir hoşuna gitmiş, öyle bir hoşuna gitmiş ki, o günden beri, kılıcını kınına koymuş; Hoca’yı da başına baş tacı yapmış.

Aklını Peynir Ekmeklemi Yedin

$
0
0

Aklını Peyni Ekmeklemi Yedin Fıkrası,

Nasrettin Hoca Fıkraları,

En Güzel Nasreddin Hoca Fıkrası,

Hoca bir gün çarşıda bir kavuk beğenir. “Kaça?” diye sorar.
“Sudan ucuz Hoca’m, on akçe!” derler.

“Pekala öyle ise sarıp, sarmalayın!” diye sardırır Hoca. Gideceği sırada, gözüne mi ilişir, ne olursa:

“Ya şu heybe kaça?” diye sorar.

“Yabancı değilsin ya, o da senin için on akçe olur.” derler.

“O halde, kavuğun yerine heybeyi verin” der; alır heybeyi ama, kesenin ağzını açmadan çıkar. Adam arkasından yetişip:

“Hoca’m ayıp olmasın ya, parsını unuttunuz.” Deyince Hoca:

“Ne parası, heybenin yerine kavuğu bıraktım ya” diye çıkışmaya başlamasın mı! Adamcağız boynunu büker:

“Öyle ama Hoca’m, kavuğun parasını vermediniz ki?” der, der ama Hazret büsbütün fitili alır:

“Yahu, sen aklını peynir ekmekle mi yedin? Kavuğu almadım ki, parasını vereyim” deyip yürür..

Nasıl Ağlamasın

$
0
0

Nasıl Ağlamasın Fıkrası,

Nasretin Hoca Fıkraları,

Nasreddin Hoca Fıkra Oku,

Hocanın eşeği ölmüş. Kapının eşiğine oturmuş, hüngür hüngür ağlamış. Bir komşusu yaklaşarak:

-“A Hoca, geçende karın öldü ağlamadın. Bir eşek için ağlamak sana yakışır mı?
-“Nasıl ağlamam! Karım ölünce eş, dost hepiniz etrafımı aldınız; üzülme biz sana daha iyisini buluruz dediniz. Ama biri çıkıp da: Hoca ağlama, sana daha iyi bir eşek alırız demedi, de.”

Nasrettin Hoca Namaz Fıkrası

$
0
0

Namaz Fıkrası,

Nasretin Hoca Namaz Fıkraları,

Nasreddin Hoca Fıkraları Oku,

Nasrettin hoca namazını kılacakmış karısıda sofrayı kuruyormuş, kıblede sofraya doruymuş. Nasrettin hoca başlamış namaza.

Nasrettin hocanın kedisi sofradan yemekler almaya çalışıyormuş, Nasrettin hoca sinirlenmiş pismillahirrahmanirrahim demiş. Nasrettin hocanın hamide diye kızı varmış,kızı kediye yemek vermeye başlamış. Nasrettin hoca eğilirken seni vallahi döverim hamide demiş.

Nasrettin Hoca Keşiş Fıkrası

$
0
0

Nasretin Hoca Fıkraları,

Nasretin Hoca Keşiş Fıkrası,

En Komik Nasretin Hoca Fıkraları,

Bir keşiş dünyanın en akıllı adamını bulmak için diyar diyar geziyormuş sıra nasreddin hocanın köyüne gelmiş ve köylülere sormuş.

- sizin köyün en akıllı adamı kim? demiş. Köylülerde:

- Nasrettin Hoca demiş.

bunun üzerine keşiş köy meydanında hoca ile görüşmeye başlamış ve eline bir çomak almış yere bir daire çizmiş, nasreddin hoca da çomakla daireyi ortadan ikiye bölmüş, keşiş bir doğru daha çizerek daireyi dörde bölmüş, hocada dörde bölünmüş dairenin üç dilimine çarpı işareti koymuş, keşiş elleriyle aşağıdan yukarıya doğru hareket yapmış, hocada yukarıdan aşağıya yapmış ve keşiş büyük bir hayranlıkla hocayı tebrik etmiş.

Olup bitenden bir şey anlamayan halk keşişe ne olduğunu sormuş keşişde :

- Bu adam gerçekten dünyanın en akıllı adamı, yere dünya çizdim

o ortadan ekvator geçer dedi,ben dünyayı dörde böldüm o da dört de üçü sudur dedi,ben yerden buharlaşma sonucunda ne olur dedim o da yağmur yağar dedi.

Bu sefer hocaya neler olduğunu sorar halk hoca da:

- Bu adam oburun biri, yere bir tepsi baklava çizdi ben de yarısı benim dedim, daha sonra tepsiyi dörde böldü o zaman dört de üçü benim dedim, o da tepsi altından ateşi hafif hafif almalı dedi ben de üstüne fındık fıstık ekelersek daha iyi olur dedim.